Inside Out Filmini Yaratıcı Dramayla Deneyimlemek
Bu yazıda, Pixar’ın duygulara hayat veren filmi Inside Out üzerinden yaratıcı drama yönteminin gücünü anlattım. Filmin karakterlerinin içsel dünyasına adım atarken, empati, ifade becerisi ve duygusal farkındalık gibi kazanımları yaratıcı drama teknikleriyle nasıl derinleştirebileceğimizden söz ettim.
Yaratıcı drama, dramatik kurgu aracılığıyla katılımcılara yalnızca bir hikâye anlatma değil, aynı zamanda o hikâyenin bir parçası olma, farklı roller üstlenerek dünyaya başka gözlerle bakabilme fırsatı sunar. Bu yöntem, bireylere olayları dışarıdan izlemek yerine olayların içinde var olmayı, karar almayı, duygu ve düşüncelerini ifade etmeyi deneyimleme imkânı tanır.
Yaratıcı drama, kurgusal bir dünyada gerçek duygulara/düşüncelere dokunur. Katılımcıların güvenli bir ortamda farklı roller üstlenmelerine, empati geliştirmelerine, problem çözmelerine ve yaratıcı düşünmelerine olanak sağlar. İşte tam da bu yüzden bir sinema filmini yaratıcı drama atölyesiyle deneyimlemek benzersiz bir deneyim sunabilir. İzleyici konumundan çıkarak hikâyenin aktif bir parçası oluruz.
Bu pencereden İnsideOut filmini biraz farklı bir açıdan, yaratıcı drama bakış açısıyla ele almak istiyorum. Çünkü Inside Out, yaratıcı drama ile duygular üzerine çalışırken bize ilham verecek pek çok hikâye anlatıyor!
Hiç duygularımızın başrolde olduğu bir oyun düşündünüz mü? Pixar’ın Inside Out (Ters Yüz) filmi tam da bunu yapıyor. Hem de öyle tatlı ve içten bir şekilde ki, filmi izlerken kendimizi kendi iç dünyamızın seyircisi gibi hissediyoruz.
Filmde Riley’nin zihnindeki Neşe, Üzüntü, Öfke, Korku ve Tiksinti, tıpkı bir sahnede rol alan oyuncular gibi birbirleriyle iletişim kuruyor. Yaratıcı dramada da bireyin iç sesi, duyguları ve düşünceleri çalışılırken sahnede doğaçlama yapar gibi duyguların ifadesine alan açılır.
Burada duygular yalnızca hissettiğimiz şeyler değil; hayatımızı yönlendiren canlı karakterler haline geliyor. Aynı yaratıcı drama atölyelerinde iç dünyamızla sahici bir temas kurduğumuz gibi…
Film, Riley’nin hayatındaki büyük bir değişimi taşınma sürecini merkezine alıyor.
Bu değişim; Neşe, Üzüntü, Korku, Tiksinti ve Öfke gibi temel duygularının dengeyi kaybetmesine ve yeniden şekillenmesine yol açıyor. Başlangıçta duygularını kontrol etmeye çalışan Riley, zamanla duygularını kabullenerek, onları daha olgun ve karmaşık bir şekilde bir arada yaşayabileceğini öğreniyor. İşte bu süreç tam da yaratıcı drama çalışmalarında odaklanabileceğimiz çok güçlü bir dönüşüm hikâyesi!
Yaratıcı Drama Teknikleriyle Riley’nin Gelişimi Nasıl Deneyimlenir?
- Rol Üstlenme ve Rol İçinde Düşünme
Katılımcılar, Riley’nin farklı duygularından birini seçerler: Neşe, Üzüntü, Öfke, Tiksinti veya Korku. Seçtikleri duygunun gözünden Riley’nin karşılaştığı olaylara nasıl tepki verdiklerini doğaçlarlar. Örneğin: “Neşe olsaydın Riley’nin taşındığı ilk günü nasıl geçirirdin?” Bu teknik, katılımcıların bir duygunun içinde düşünmelerini, empati kurmalarını ve olaylara farklı bakış açıları geliştirmelerini sağlar.
- Duygu Heykelleri
Katılımcılar Riley’nin yaşadığı önemli anları (eski evinden ayrılma, yeni okulda yalnız hissetme gibi) sahneye taşır. Her duygu, sahnede bedenleriyle bir “heykel” oluşturarak o anı temsil eder. Sonrasında grup birlikte sahnede “donmuş bir anı” yaratır ve sırayla konuşarak o anda ne hissettiklerini ifade eder. Bu teknik, duyguların görünür ve somut hâle gelmesini sağlar.
- Forum Tiyatrosu
Riley’nin zorlandığı bir an (örneğin, anne babasına duygularını ifade edemediği sahne) seçilir. Sahne doğaçlanır ve izleyicilerden sahneye müdahale etmeleri, farklı çözümler denemeleri istenir. Bu yöntem, hem yaratıcı problem çözme becerilerini destekler hem de duygusal farkındalığı artırır.
- İçsel Diyaloglar
Katılımcılar Riley’nin iç sesi olurlar. “Şu anda Riley’nin kafasından neler geçiyor?” sorusuna, duyguların ağzından monologlar yazar veya doğaçlarlar. Bu çalışma, bireyin içsel düşüncelerini keşfetmesine ve kendi duygusal süreçlerini daha iyi anlamasına imkân tanır.
Neden Yaratıcı Drama ile İçsel Yolculuğu Deneyimlemeliyiz?
Yaratıcı drama, sadece bir karakterin duygusal gelişimini sahnelemek değildir; aynı zamanda kendi iç dünyamızla da yüzleşme fırsatıdır. Inside Out gibi bir film üzerinden yapılan drama çalışmaları, katılımcıların kendi duygularını keşfetmelerini, duygularını ifade etmeyi öğrenmelerini ve değişim karşısında daha esnek ve bilinçli tepkiler geliştirmelerini sağlar.
Tıpkı Riley’nin öğrendiği gibi: Üzüntü de Neşe kadar değerlidir ve duygularımızı bastırmak yerine onları anlamayı öğrenmeliyiz.
Inside Out, sadece bir animasyon filmi değil; duygularla barışmanın ve değişimle büyümenin hikâyesi. Yaratıcı drama ile bu filmi deneyimlemek ise, iç dünyamıza atılan cesur bir yolculuk. Ve unutmayalım, her yolculuk, kendimizi tanımakla başlar.