Yaratıcı Drama ve Oyun ilişkisi oldukça önemli bir konu. Bu yazımda sizlere bu ilişkiyi anlatıyorum.
Bir önceki yazımda yaratıcı dramanın oyunsu bir süreç olduğundan, insanın oyun oynama güdüsüyle “rol oynama ve doğaçlama” sürecine daha doğal ve spontane hazırlanabildiğinden bahsetmiştim. Bu yazımda “oyun” un insan için öneminden ve yaratıcı dramanın oyun ve insan arasındaki ilişkiyi süreçlerinde neden kullandığından bahsetmek istiyorum.
Oyun İnsan İçin Neden Önemli?
“Homo Sapiens- Düşünen İnsan”, “Homo Faber- Alet Yapan ve Kullanan İnsan” kavramlarından sonra, tarihçi Johan Huizinga “Homo Ludens- Oyun Oynayan İnsan” kavramını bu nitelemeler arasına katmıştı.
Huizinga’ya göre oyun; özgürce razı olunan, ama tamamen emredici kurallara uygun olarak belirli zaman ve mekân sınırları içinde gerçekleştirilen, bizatihi bir amaca sahip olan, bir gerilim ve sevinç duygusu ile ‘alışılmış hayattan başka türlü olmak’ bilincinin eşlik ettiği, iradi bir eylem veya faaliyettir.” İlk varoluşundan bugüne doğasında oyun oynamak olan insanın, belirli bir zaman ve mekan içinde gündelik hayatın dışına çıkması ve oyunun tartım, çözülme, ayrışma, eklenme, karşıtlık, çeşitleme vb. özelliklerinin tiyatro ve drama gibi sanatların kökeni olan kültür ve mitlere de yansıdığını görüyoruz.
Oyun özgür, gönüllülük esaslı, katılımcıyı içine çeken bir süreç. İster çocuk, ister yetişkin olsun oyun oynama eylemi kişi için büyük bir ciddiyetle yapılır. Oyun oynayan kişinin kazanma güdüsü ve oyunun yarattığı gerilim bu ciddiyeti sağlayan unsurlardır. Bu gerilimin aynı zamanda insanı özgür kıldığı ve yaratıcılığını geliştirdiği de bir gerçek. Oyun oynama eylemi aynı zamanda kişinin kendini spontane ifade ettiği bir aktivite.
Oyun oynayan insan için “ben” değil “ biz” kavramı vardır. Bu “biz” kavramı süreç içinde kişinin diğer oyuncularla etkileşim içinde olmasını sağlamaktadır. Oyun ve toplumdaki etkileşimin benzer olması yaratıcı drama çalışmalarında oyunun süreç içinde kullanılmasına neden olmuştur.
Yaratıcı Drama ve Oyun ilişkisi
Yaratıcı drama çalışmaları da belli bir mekanda, gönüllülük esaslarına dayalı, katılımcıyı içine çeken, kişilerin özgür bir ortamda yaratıcılıklarını geliştirmesini hedeflemek gibi özellikleriyle oyunla benzeşir. Aynı zamanda “oyun” kişiler arası etkileşimi sağlama ve katılımcının kendini spontane ifade edebilmesi gibi yaratıcı drama hedeflerini gerçekleştirmek için bir araçtır.
Son yıllarda teknoloji ve sanayideki gelişmeler özellikle toplumsal olarak bireyi yalnızlaştırdı. Eğitim sisteminin de ezberci, didaktik, kalıplaşmış, öğrenme merkezli yapıda olması günümüz insanının eğitim ihtiyaçlarını karşılamamakla beraber; gün geçtikçe yaratıcı çözümler üretemeyen, iletişim becerisi olmayan, kendini ifade edemeyen toplumlar yaratmaya doğru gidiyor.
Yaratıcı drama özgür, spontane bir ortamda, kişiler arasındaki etkileşimi ve iletişimi merkezde tutarak, insanların gönüllü katılımını esas aldığı ve onların yaratıcılıklarını geliştirdikleri bir öğrenme süreci olduğundan oyunu aşamalarında kullanıyor. Hangi yaşta olursak olalım, oyun oynamak ilk var olduğumuzdan bu yana karşı koyamadığımız bir eylem.
Bu nedenle de yaratıcı drama hangi yaşta olursak olalım hepimizin öğrenme ve eğitim ihtiyacını karşılayan bir yöntem.
İlk Yorumu Siz Yapın